Arama Sonuçları

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kültürel Mirası Koruma Politikası

Osmanlı Döneminde kültürel mirasın korunmasına yönelik yasal mevzuatın oluşturulmasına dair ilk somut adımlar 19. yüzyılda atılmış; koruma, arkeoloji, restorasyon ve müzecilik alanlarında önemli girişimlerde bulunulmuştur.

Atatürk Döneminde Türkiye’de Eski Eserler ve Müzeler

Türkiye Cımhuriyeti’nin kuruluş yıllarından itibaren arkeoloji, eski eserler ve müzecilik konularına özel bir önem verildiği, bu alanların kurumsallaşması kadar nitelikli uzman yetiştirilmesi için de büyük çaba sarf edildiği, bunların sağlanmasında cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvik ve yakın ilgisinin büyük payı olduğu görülmektedir.

Atatürk Dönemi Eski Eserler ve Müzecilik

Cumhuriyet öncesinde, İslam hukuk esaslarına dayalı fıkıh kitaplarında, eski eserler toprak altındaki doğal madenlerle birlikte “malik ve sahibi belli bulunmayan buluntu mal (lukata) olarak görülüp “rikaz” olarak adlandırılmaktaydı. Ancak, 1858’de yürürlüğe giren Arazi Kanunnâmesi’nde (Kānunnâme-i Arâzî), madenlerle ilgili hüküm bulunmasına rağmen, eski eserlerin korunmasıyla ilgili herhangi bir hüküm konulmamıştır.

Cumhuriyet’in 100. Yılında Atatürk’ün “Bilimde de Bağımsızlık” Ülküsü İzinde Türk Arkeolojisi

“Bağımsızlık” bir insanın asıl “karakteri” olunca, emperyalist güçlere “geçilemeyen Çanakkale”den 5 yıl sonra boyunduruk altındaki mazlum halklara umut olarak başkentlik için güvende bulduğu Ankara’daydı Mustafa Kemal. Oraya kadar gelmeye mecali kalmayan istilacı ayağının basamadığı bir bin yıllık vatan toprağında, Cumhuriyete giden kutlu yolda ilk meclisi açmış olmanın gururuyla oradaydı.

Atatürk’ün ve Dönemindeki Liderlerin Arkeoloji Anlayışları Hakkında Kısa Bir Değerlendirme

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe ve arkeolojiye, kurulan yeni devletin siyasi temellerinin kuvvetlendirilmesi açısından verdiği önem ve kişisel olarak da tarih ve coğrafya başta olmak üzere “sosyal bilimlere” duyduğu ilgi, herkesin malumudur.

Aktüel Arkeoloji Dergisi 101. Sayı "Kurtuluş Savaşı’ndan Kültürel Rönesansa Geçiş"

100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde en hızlı gelişen bilim dallarından biri ‘Arkeoloji’dir. Bu tezi destekleyen pek çok veriyi alt alta sıralamak mümkün: Dünya ölçeğinde yapılan bilimsel çağdaş kazı ve araştırmalar, bunların bilimsel yayınları, bu yayınlara alınan uluslararası atıflar, artık dünya standartlarına giren müze ve ören yerleri bunlardan sadece birkaçı. 4-8 Kasım 2024’te Dünya Neolitik Kongresi’nin -hem de Urfa’da- yapılabilmesinin, dünya arkeolojisinde Türkiye arkeolojisinin saygın bir yeri olduğunun en somut kanıtı olduğunu düşünüyorum.

EN ÇOK OKUNANLAR

Tarlada Yürüyüş Yapan Kadın 2150 Gümüş Sikke Buldu

Prag'ın güneydoğusundaki Kutnohorsk kentinde tarlada yürüyüş yapan bir kadın, çiftçilik faaliyetleri sırasında yüzeye çıkan birkaç gümüş sikkeye rastladı. Çek Cumhuriyeti'nde şimdiye kadar bulunan en büyük erken ortaçağ sikke istifini açığa çıkardığının farkında değildi.

SON İÇERİKLER